NÜSED
BASIN AÇIKLAMASI (1 Eylül 2015)
Dünya
Barış Günü'nde barış gene çok uzaklarda
Barış
herkesin sorumluluğu
6
Ağustos 2015; Hiroşima günü... 9 Ağustos ise Nagazaki bombasının
yıldönümü... İkinci dünya savaşını sona erdiren atom
bombalarının Japonya'nın iki kentine atılmasından bu yana 70 yıl
geçti. Bu insanlık suçu 70 yıldır tüm dünya kamuoyuna çeşitli
etkinliklerle anımsatılıyor. 1 Eylül ise İkinci Emperyalist
Savaş'ın başlama tarihi; Almanya emperyalizminin, yarattığı bir
faşistin önderliğinde dünyada tarihte eşi görülmemiş insani
yıkım yaratan bir savaşa yürüyüşünün yıldönümü... O
günler yeniden olmasın diye 1 Eylül yıllardır Dünya Barış
Günü olarak kabul ediliyor.
Günümüzde
barışı tehdit eden, daha doğrusu barışın hiçbir zaman
süreklilik kazanamamasında rol oynayan en önemli etken, dünya
emperyalist – kapitalist sisteminin çelişkileri ve savaştan
çıkar sağlayan uluslararası tekellerdir. Sonuçta, dünyanın her
yerinde görünürde din, mezhep, etnisite vb kaynaklı, aslında
emperyalist sömürü kökenli savaşlar sürmekte; özellikle
Ortadoğu bölgesini kan gölüne çevirmektedir.
Bir
yandan, nükleer silahlar dünya barışını ve gezegenimizin
geleceğini tehdit eden en önemli unsur olarak varlığını
koruyor. ABD Başkanı Obama yakın bir tarihte, binlerce nükleer
silahın dünya için yarattığı tehdide dikkat çekerek, nükleer
silahların Soğuk Savaş'ın en tehlikeli mirası olduğunu
söylemiş. Oysa dünyadaki önde gelen nükleer
ve konvansiyonel silaha sahip ülke olan ABD, emperyalizmiyle
gerçekte dünya barışının önündeki en önemli tehdit olmayı
sürdürüyor.
Nükleer
silahlar tüm insanlığı, uygarlığı, tüm canlıları ve de
gezegenimizi tehdit eden intihar bombalarıdır. Uzmanlar nükleer
silahlarla ilgili yalın gerçekleri yıllardır dünya kamuoyuna
açıklıyorlar:
"ABD
ve Rusya arasında sınırlı bir nükleer savaş bile dünyanın
sıcaklığını Buzul Çağı'ndan beri görülmemiş düzeylere
düşürecek, insan ırkının sonunu getirecektir.
Bugün
var olan nükleer silahların %0.5'inin kullanıldığı sınırlı
bir nükleer çatışma bile,
dünyada
açlığa ve iki milyar insanın yaşamını yitirmesine yol
açacaktır."
Bu
nedenle, nükleer silahların tümüyle yok edilmesi için
uluslararası çalışma ve kampanyalar sürmektedir. Ancak, halen
dokuz ülkenin sahip olduğu nükleer silahların tümüyle yok
edilmesi anlaşması için bugüne kadar henüz 100 ülke imza
vermiştir.
Başka
bir büyük sorun bireysel silahlanmadır. Sağlıkçıların ve
uzmanların yıllardır uyardığı bireysel silahlanma tehlikesi ve
her gün yarattığı facialar, yönetimlerce aldırmazlık,
sorumsuzluk ve hatta tam aksi silahlanmayı özendirici tutumlarla
karşılanmaktadır. Bu sorumsuzluk, tarihsel ve ağır bir suçtur.
Seçilmiş güvenlik güçleri dışında kimse silah taşımamalı,
bulundurmamalı ve kullanmamalıdır. Bir an önce uygar ülkelerde
olduğu gibi yasal düzenlemeler ve toplum eğitimiyle bireysel
silahsızlanma sağlanmalıdır.Uluslararası kuruluşumuz IPPNW
(Nükleer Savaşın Önlenmesi İçin Uluslararası Hekimler Birliği)
nükleer silahsızlanmanın yanı sıra, bu önemli kampanyayı
küresel düzeyde sürdürmektedir.
********
Öte
yandan, Güney sınırlarımızı etkileyen Suriye'deki savaş tüm
acımasızlığıyla sürüyor. Sınır güvenliği gündemdeyken,
son bir aydır topraklarımıza çatışmalı ortam geri geldi. Büyük
güçlüklerle sağlanmış olan çatışmasızlık durumu, siyasal
erkin günlük çıkarları uğruna heba edildi. Güneydoğu
bölgemizde demokratik işleyişe aykırı olarak olağanüstü
koşullara dönüş yaşanmaktadır. Resmi ve sivil, insanlarımız
her gün yaşamlarını yitirirken, çatışma ortamından sağlık
çalışanları da yoğun biçimde etkilenmektedir. Baskı ve şiddet
nedeniyle sağlık çalışanları mesleklerini uygulayamamakta,
sağlığa erişim engellenmekte, kaçınılmaz olarak ciddi halk
sağlığı sorunları yaşanmaktadır.
Savaş
ve çatışma bir halk sağlığı sorunudur. Savaşa karşı olmak,
barış için çaba göstermek sağlık mesleklerinin etik duruşu
gereğidir. Sağlıklı bir toplum için, sağlık hakkına erişimin
sağlanabilmesi için bir an önce alınacak ciddi toplumsal
önlemlerle çatışmalı ortamın bitmesi, silahların susması,
demokratik ve özgür yaşam koşullarının yaratılması yaşamsal
önem taşımaktadır. Ölenler bizim çocuklarımız... Biz sağlık
emekçileri, yaşatmanın, ölüme karşı durmanın ne demek
olduğunu iyi biliriz. Öldürmek kolay, yaşatmak zordur.
Bugün
barış her zamankinkinden daha yakıcı bir gereksinim olarak
karşımızda durmaktadır.
Eşit ve özgür bir yaşam, ancak gerçek demokrasi ve barış
ortamında mümkündür. Artık barışa sahip çıkmak herkesin
görevi ve sorumluluğu olmalıdır. Çatışmanın durması,
silahların susması istemini her yerde ve her koşulda
yükseltmeliyiz
Barışçıl
yöntemler tek çözüm yolu olmalıdır.
NÜSED
(Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre için Sağlıkçılar
Derneği
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder