Hiroşima ve Nagazaki'nin 69. Yılında
Nükleer Silahların Yasaklanması ve Yok Edilmesi
Çağrısı
“On altı yaşında
bir erkek çocuğuydum Nagazaki'de... O gün, yani 9 Ağustos 1945
sabahında, cadde boyunca bisikletimi sürüyordum. Sabahın erken
bir saatinde çıkmıştım evden. Aklımdan neler geçiyordu,
anımsamıyorum. Çocuk aklından neler geçebilir ki? Saatime
baktım; 11.02'yi gösteriyordu. Tam o sırada patladı atom bombası;
1,8 km ötedeymiş. Bombanın etkisi o anda sırtımı yaktı. Sağ
kolumun derisi omzumdan parmak uçlarıma kadar sarkıyordu. Çevreden
geçen insanlar “su, su” diye yalvararak koşuyorlardı. Kimsenin
başkasına bakacak durumu yoktu. Dağın eteklerinde iki gece
geçirdim. Beni ancak üçüncü günün sabahında bir kurtarma
ekibi bulabildi ve 28 km ötedeki ilk yardım istasyonuna götürüldüm.
Aylarca, yıllarca hastanelerde kaldım. Sonunda taburcu olduğumda
tarih Mart 1949'du. Bu süre içinde öyle acılar çektim ki, sık
sık “Beni öldürün, lütfen” die bağırdığımı
anımsıyorum. Bu süre içinde benzer durumdaki pek çok insan
canına kıydı. Bir bölümü yeni bir operasyona dayanamayacağını
bildirerek ölümü seçti.
Ben zor da olsa,
yaşamımı sonuna dek sürdürmek gibi bir sorumluluğum olduğunu
düşünüyorum. Bu dünya üzerindeki tüm nükleer silahlar yok
edilinceye değin mücadele edeceğim. Bu satırları okuyan herkes;
lütfen gelecek kuşakları korumak için siz de bir adım atın.”
Bu satırlar, Nagazaki
bombası kurbanlarından Sumiteru Taniguçi'ye ait. Korkunç
yanıklarının düzelmesi için 17 operasyon geçirdi. Sumiteru,
kurbanların yaşayabilenleri arasındaydı. O sırada 7 bin dereceyi
bulan yer sıcaklığı sonucunda, anında yaşamını yitirenler,
buharlaşıp küllere karışanlar oldu. Hiroşima'da kullanılan
zenginleştirilmiş uranyum ve Nagazaki'ye atılan plutonyum
bombalarına bağlı olarak, 1945 sonunda Hiroşima'da 140 bin,
Nagazaki'de 74 bin kişi öldü. Dokuz Ağustos 1945 günlü
haberlere göre, ABD yaklaşık bir hafta sonra ülkenin diğer
kentlerine yönelik olarak nükleer bombardımanı sürdürecekti.
Ancak Japonya'nın koşulsuz teslim olması sonucu nükleer
saldırılara son verildi.
Sonraki günler sağ
kalabilenler için karabasana dönüştü. Kara kara radyoaktif
yağmurlar yağdı kentlerin üzerine. Bu yağmurlar günümüze dek,
nükleer bomba kurbanlarının hastalık ve ölüm nedeni oldu.
Hiroşima'da hekim ve hemşirelerin yüzde 90'ı ölmüş ya da
yaralanmıştı. Var olan 45 hastaneden 42'si işlevsiz durumdaydı.
Sonuçta Hiroşima ve Nagazaki'de anında ölmeyen kurbanların çoğu
da hiçbir tıbbi yardım alamadan yitirildi...
Günümüzdeki bir nükleer
patlamada da sonuç, çok daha büyük çapta ama benzer olacaktır.
Örnek vermek gerekirse, bugün herhangi bir büyük kente atılan
nükleer bomba sonucu bir milyon kişinin öleceği tahmin
edilmektedir. Patlamanın yol açtığı sorunlardan yalnızca biri
olan yanıklar için, dünyanın tüm yanık yataklarının yetersiz
kalacağı uzmanlarca belirtilmektedir. O nedenle, sağlık
çalışanları olarak atom bombasının 69. yıldönümünde,
nükleer tehlikeye karşı alınacak tek önlemin, nükleer
silahlardan tümüyle kurtulmak olduğunu bir kez daha vurgulamak
istiyoruz. Nükleer silahlar insanlık dışıdır ve yıkım gücünün
en yüksek olmasına karşın, uluslararası bir anlaşmayla
yasaklanmayan tek kitle kırım silah grubudur. Bölgesel bir nükleer
saldırı sonucunda bile yaklaşık iki milyar insan açlıktan ölme
durumuyla yüz yüze kalacak, çevre koşulları ve iklim değişecek,
canlılar yok olacaktır.
Halen dünyada, toplam
dokuz ülkenin elinde 17 bin nükleer silah bulunmaktadır
(İngiltere, Çin, Hindistan, İsrail, Kuzey Kore, Pakistan, Rusya,
Amerika Birleşik Devletleri). ABD'nin nükleer silahlarına ev
sahipliği yapan ülkeler ise Türkiye başta olmak üzere, Belçika,
Almanya, İtalya, Hollanda'dır.
Bu silahların tahrip gücü
Japonya'ya atılanların yüzlerce, binlerce katıdır. Dünyanın
bugünkü çatışmalı durumu, nükleer tehlikenin gerçek bir olgu
olduğunu ortaya koymaktadır. Gazze'de Suriye'de, Irak'ta yakın
zamanda yaşananlar, Ortadoğu başta olmak üzere, dünyanın pek
çok bölgesinde barışı sürdürmenin koşullarının ne denli
kırılgan olduğunu gözler önüne sermektedir. İsrail'in resmi
kaynaklara göre nükleer silah sahibi dokuz ülke arasında
bulunması, Ortadoğu'da nükleer tehlike riskinin ciddiyetini ortaya
koymaktadır.
Hiroşima ve Nagazaki'nin
yıldönümünde, ülkenin “Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve
Çevre İçin Sağlıkçılar”ı olarak, nükleer silahların
yasaklanmasının, bu kitle kırım silahlarının tümüyle yok
edilmesinin dünya barışı ve insanlığın geleceği için tek
çözüm olduğunu kamuoyuna duyurmayı görev sayıyoruz.
Dr. Özen Aşut
Nükleer Tehlikeye Karşı
Barış ve Çevre için Sağlıkçılar Derneği (NÜSED)
Yönetim Kurulu adına
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder